Akademisyenler: Çevre duyarlılığı maden biliminin de duyarlılığıdır. Maden yazı dizisini aldığımız tüm eleştirilere rağmen sürdüren gazetemiz Artvin’de Gündem Gazetesi ile birlikte şimdi de akademisyenleri konuşturdu. Antalya’da Türkiye Madenciler Odası tarafından düzenlenen 23. Uluslar arası Madencilik Kongresi’nde Türkiye’nin madencilik alanında ileri gelen maden fakültelerinin çok önemli akademisyenleri ile konuştuk. Ülkemizde madencilik alanında önemli araştırmalara ve çalışmalara imza atan bu isimler, madencilik biliminin her bölgede o bölgeye ait koşullar dikkate alınarak madencilik yapılabileceğini, ileri teknoloji kullanılarak çevreye duyarlı madenciliğin mümkün olabileceğini anlattılar. Çevre duyarlılığının maden biliminin de duyarlılığı olduğuna vurgu yapan bilim adamları, bilimin amacının da riske rağmen olabilirliği sağlamak olduğunu söylediler. Maden bilimcileri çevreye duyarlı madenciliğin mümkün olduğunu ve de madenciliğin ülkemizin geleceği olduğunu ifade ettiler.
Madenciliğin Artvin’e zenginlik getireceğine inanıyorum
Prof. Dr. Levent Ergün ile görüştük. Ülkemizde cevher hazırlama ana bilim dalında öğretim üyesi olan önemli bir isim. Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Levent Ergün, Artvin’i ve Artvin bölgesini çok yakından tanıyan bir isim. Artvin Cerattepe’de yapılan madenciliğin bölgeye ve Artvin’e zenginlik getireceğine inandığını açıklayan Ergün, madenlerin ülkemizde değerlendirilmesinin mecburiyet olduğunu ve gerekli teknolojinin kullanılması ile madenlerin değerlendirilmesinin mümkün olduğunu ifade etti. İşte Prof.Dr. Levent Ergün yaptığı açıklamalarda; “Çevreye olan zararı en aza indirerek madencilik tabiî ki de yapılabilir. Çevreye bir etki olmadan madencilik yapmak mümkün değil. Bunu en aza indirip daha sonrasında da verilen hasarların giderileceği şekilde bir uygulama yapılması yeterli. Madenin Artvin’in tepesinde olması nedeniyle suyunu, havasını etkiler mi? Bunun yanından Artvin’in heyelan bölgesi olması nedeniyle bölgedeki bazı heyelanları tetiklemesinden ve su kaynaklarının yönünün değişmesinden korkuluyor. Madene karşı çıkan insanlar bu yüzden karşı çıkıyorlar. Türkiye’deki teknoloji Artvin gibi kritik bölgelerde maden çıkarmada yeterli değil mi? Yoksa Türkiye teknolojik açından o noktaya geldi mi? Bu söylediğiniz faktörlerin hepsi çok önemli faktörler. Zaten bu maden faaliyete geçerken bu soruların tamamı teknik uzmanları ikna edecek düzeyde cevaplamak mecburiyetinde olan bir durum. Bunların herhangi bir yerinde eksiklik olması durumunda zaten maden faaliyete geçmesi için izin alamayacaktır.
Cerattepe’de maden Artvin’e zenginlik getirecektir. Yeni iş imkanları sağlayacaktır, bakkaldan okullara kadar uzanan, hatta civar köylere kadar uzanan sosyal etkileri olacaktır. Maden örnekleri incelendiğinde bunu görmekte mümkün. Size yakın olan Karadeniz Bakır İşletmeleri ile bölgenin ilişkisi düşünüldüğünde hemen hemen o civarda uzun zaman tek iş veren yer olmuştur. Halen de faaliyetine devam ediyor. İnsan istihdam edecek daha büyük bir şey yok. Belki yeni projelerle başka madenler de olacak. Bu tepkileri belirli bir yere kadar anlayabiliyorum. İnsanlar da yaşadıkları ortamın bozulmasını istemiyorlar. Burada önemli olan gerekli önlemlerin alınıp alınmadığıdır. Yasalar nezdinde tüm bu soruların cevabı alınmadan, önlemler alınmadan bu faaliyete başlamaya izin verilmeyecektir.
Artvin halkı karşı çıkmak yerine projeyi tartışmalı ve projenin takipçisi olmalı
Artvin halkından başlayalım. Aslında sosyal bir tepki oluşması yapılacak çalışmaların izlenmesi açısından iyi. Bir bilinç olduğunu gösteriyor. Bunu önlerine konan projenin takipçisi olmalarını söyleyebilirim. “Olmaz” kararından da vazgeçmelerini kişisel olarak öneririm. Bu kadar tepkinin olduğu bir yerde firmanın yapması gereken en mantıklı şey yasların de gerektirdiğinin ötesinde önlemler alarak halka yapmak istediği şeyin iyi bir şekilde anlatarak ve iletişim kurarak bu projeye devam etmesini öneririm. Çevrecilerden kasteddiğiniz teknik olarak çevre mühendislik eğitimi alanlarsa onlar farkındadır. Çevre gurupları diye kamuoyunda gördüğümüz kitleler için o konuda daha fazla bilgi sahibi olmalarını öneriyorum. Olaya daha büyük bir pencereden bakmayı bilmek gerekiyor. Diyelim, o maden 10 yıl çalışacak, 10 yıl sonra gerekli önlemler alındıktan sonra, kapatıldıktan bir 10 yıl sonrada eski haline yavaş yavaş gelecek. Bu kadar önlemin alındığı projenin benim için çevre açısından yeterlidir alınan önlemler. Unutmamamız gereken bir şey var: Sadece belirli yerlerde maden çıkar, istediğimiz yerde maden kazamayız. Madenin oluştuğu yerde kazıp çıkarma mecburiyetimiz var. Bu bazen çevresel olarak kritik yerler de olabilir” dedi.
Hocaların hocası Seyfi Kulaksız ile Madenciliği konuştuk
Paris’in göbeğinde Madencilik yapılıyor, Neden Artvin’de yapılamasın
Türkiye’de madencilik alanında kiminle röportaj yapılmalı dediğimizde kesinlikle Prof. Dr. Seyfi Kulaksız ile görüşmelisiniz, denilen hocaların hocası ile görüştük. Maden Mühendisi, İşletme alanında Prof olmuş ve aynı zamanda hukukçu olan Seyfi Kulaksız ile her yönüyle madenciliği konuştuk. Seyfi Kulaksız; “ Maden Paris’in göbeğinde çıkarılıyor, Artvin’de neden çıkarılmasın? Yerel insanlarımızı mağdur etmeyecek şekilde her türlü yerde madencilik yapılabilir. Bakın, Paris’in göbeğinde hiç beğenmediğimiz alçı taşı yatakları var. Paris’in ana merkezine 15 km. Siz Ankara’yı düşünün, ben Yaşamkent’te madencilik yapıyoruz. Türkiye’de yapamazsınız ama Paris’te yapılıyor. Paris’te yapılıyor da Artvin’de neden yapılamasın? Bunun örnekleri var ve hiç bir insan mağdur edilmiyor. O insan yeniden yaşamını idame edecek şekilde organize ediliyor. Yani bu ülke bizim. Madencilik bu ülkenin geleceğidir” ifadelerini kullandı.
Madenciliğin devlet tarafından biran evvel desteklenmesi gereklidir
Ayhan Kesimal: Türkiye’nin bakır cevherinin önemli bir bölümü Karadeniz Bölgesindedir
Prof. Dr. Ayhan Kesimal, ülkemizde özellikle de Karadeniz Bölgesi’ndeki madenciliğin araştırmalarında ve de üretilmesinde önemli araştırmalara ve de çalışmalara imza atmış bir kişi. Bu alanda Ayhan Kesimal’ın yaptığı çalışmalara ilişkin görüştük. Ülkemizin ve Karadeniz Bölgesi’nin maden yatakları ve bu yatakların ne şekilde değerlendirilebileceğini yine alanının önemli ismi ile masaya yatardık. Prof. Dr. Ayhan Kesimal, Türkiye’nin maden zengini sahip olmasının dışında maden çeşitliliğine de sahip olduğunu ifade etti. Madencilik alanında ülkemizin gerekli teşvik ve destekleri yapması gerektiğini vurgulayan Kesimal, maden zengini olan bir ülkede madencilik algısının yetersiz olmasına da üzüldüğünü vurguladı. Türkiye’de madencilik alanında önemli gelişmelerin yaşandığının altını çizen Kesimal, Türkiye’nin madenlerini her bölgenin kendi şartlarına uygun projelerle gerçekleştirmesinin mümkün olduğunu sözlerine ekledi. Aykan Kesimal, Cerattepe Maden Projesi konusunda; “ Dünya’da olduğu gibi Cerattepe’de de madencilik uygun projeyle yapılabilir. Mesleğin içinden biri olarak sorduğunuz için bu soruyu “çıkarılabilir” olarak cevaplamam gerekir. Çünkü dünyanın her tarafında madencilik yerleşim yerlerinde, tesislerde çevreye duyarlı olarak yapılmaktadır. Burada önemli olan çevrenin çok iyi araştırılması gerekiyor. Nedir burada dikkat edilmesi gereken unsurlar? Yani çıkan madenin çevreye serbest bir şekilde bırakılması gibi, öyle patlatmalar yapılıyorsa titreşim gibi çevresel şikayetler olabiliyor. Yeri geliyor çatlaklar falan olabiliyor. Sonuçta madencilikte hepsinin bir çözüm noktası var. Burada önemli olan yetiştirdiğimiz insanlara güvenmek gerekiyor. Sonuçta madencilik ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlamaktadır. Ben de bir Artvinliyim, Arhavi kökenliyim, hemşeriyim aynı zamanda. Onun için o bölgeyi bildiğimden orada çok iyi bilgilendirmek gerekiyor. Şimdi orada siyanür deniyor, bir takım ifadeler kullanılıyor. Genelde siyanür tesis bazında kullanılır. Maden araştırılırken siyanürün kullanılması söz konusu değil. Oradaki halkı çok iyi eğitmek gerekiyor, bilgilendirmek lazım. Onun için katma değeri yüksek bir sektör olduğu için madencilik oradaki yer altı servetlerini ülke ekonomisine kazandırırsak yörenin kalkınması daha fazla olacaktır. Bunun için herkes nasıl Çayeli’de olduğu gibi, orada da bakır madeni çıkarılıyor, Artvin yöresinde istihdamın arttırılması, yörenin ekonomik katkının sağlanması mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.
Madenciler çevreye düşman insanlar değildir.
Prof.Dr. İrfan Bayraktar: Bilimde ‘Hayır’ yoktur, ‘evet’ ama diye başlarız biz söze…
Madencilik alanında yine önemli bir isimle konuşuyoruz. Prof. Dr. İrfan Bayraktar, cevher zenginleştirme alanında uzman bir isim. Prof. Dr. İrfan Bayraktar, Türkiye’de ve Dünya’da madencilik alanında ismi bilinen bir kişi. Maden zenginleştirme uzmanı olan Bayraktar, ‘bilimde hayır demenin yanlış olduğunu, ‘evet’ ama diye başlarız biz söze’ diyerek bilimin madencilikte bir çok endişeyi giderdiğini belirterek ülkemizin teknolojik açıdan iyi bir noktada olduğunu söyledi. Bayraktar, “Artvin bölgesini iyi biliyorum ve maden projesini de araştırdım, korkular olabilir; ancak maden çıkmaya başlayınca herkes madenin zarar vermeyeceğini görecektir. Bir defa Türk vatandaşıyım. Üniversite hocalığı yaptım. Dolayısıyla ülkemdeki her sorun benim ana sorunlarımdan birisi. Özellikle Artvin Cerrattepe’deki madencilik operasyonuyla ilgilenmiyorum demek biraz mantık dışı olur. Ama bu projenin içerisinde aktif olarak herhangi bir görevim yok. Sadece medyadan, televizyondan ve basından, dergilerden ve mesleki dergilerimizden olayı izlemeye çalışıyorum. Olayı çevreyle, madencilik ya da cevher zenginleştirme ilişkisini genelleştirmeye karşıyım. Her proje hangi bölgedeyse o bölgenin özelliklerine göre irdelenmelidir. Ben şunu demek istiyorum; eğer o proje o bölgedeki hayvan ve bitki, nadir bulunan, biz buna endemik denilen fulara ve faunasına çok zarar verecekse hatta gelecek nesiller için orayı yok edecekse bu projenin yapılmaması çok daha uygun olur ya da bunlara zarar vermeyecek yeni bir teknolojinin araştırılması yönüne gidilmesi gerekir. Cevher zenginleştirme son 20-30 yılda toplumları çevre bilincinin artmış olması nedeniyle yeni teknikler geliştirmek ve çevreye asgari zarlar vermek konusunda o da kendini yenilemek zorunda kaldı. Projelere genel değil, o bölgenin özellikleri ne, ne gibi bir metot uygulanacak. Bilimde ‘Hayır’ diye bir şey yoktur, ‘evet’ ama vardır. Yani ‘çevreye iyi bir projeyle yapılabilir mi?’ şeklinde bir soru soracak olursanız cevabım ‘Kesinlikle yapılabilir’ olur. Zaten genel olarak ben hocalık sürecinde de mühendislik eğitimimde öğrencilere “hayır” sözcüğünün kullanılmaması gerektiğini “evet” ama şartlarının söylemenin mühendislik olduğunu söylemiş birisi olarak tabi ki buna “evet” diyeceğim. Yapılabilir. Evet ama yetmez, diğer şartlara bakmak lazım. Şeytan biliyorsunuz ayrıntıda saklanmıştır. O şeytanın nerede saklandığını görmeden bulup çıkarmadan “hayır” dememek lazım” şeklinde Cerattepe Maden Projesi konusunda açıklamalarda bulundu.
Çevreye duyarlı madencilik için ülkemiz yeterli teknolojiye sahiptir
Bayram Erçıkdı: Cerattepe’de maden başka bir bölgede işleneceği için atık sorunu o maden için sözkonusu değil
Maden atıklarının depolanması konusunda uzman bir kişiyle röportaj gerçekleştiriyoruz. Hazırladığı projelerle ödüller alan Karadeniz Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünde Maden işletmesi öğretim üyesi olan Doç.Dr. Bayram Erçıkdı’ya Artvin Cerattepe’deki maden projesini sorduk. Artvin’de madenin bulunduğu bölgede işletilmeyeceği için atık açısından bir sorun bulunmadığına vurgu yapan Bayram Erçıkdı, çevreye duyarlı madenciliğinde yapılabileceğini savundu. Bayram Erçıkdı açıklamalarında; “ Artvin Cerattepe’de maden başka bir bölge de işleneceği için atık sorunu olmayacaktır. Artvin’deki projeyi birinci derecede incelemiş değilim. Ancak bildiğim kadarıyla Artvin’de planlanan maden çıkartma işlemi sonrasında cevherin taşınacağını biliyoruz. Başka bir yere taşınacağını biliyoruz. Dolayısıyla doğrudan Artvin’in hemen içerisinde bir şey söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Bir atık malzeme çıkması söz konusu değil. Eğer cevher zenginleştirme tesisini kurmayı düşünen firma eğer orada cevher zenginleştirme tesisini yerine kurarsa bence atıkları dünyadaki bahsetmiş olduğum teknolojiyle doğrudan yeraltına depolayarak cevherin taşınması esnasında oluşabilecek endişeleri de edimine edeceğini düşüyorum. Bildiğim kadarıyla Artvin’deki başka bir Murgul’a taşınacak diye bilgi aldık. Belki oraya taşınması esnasında problem olmayabilir ama taşınırsa da oradaki yer üstündeki atık barajında depolanabilir diye düşünüyorum.
Çevreye duyarlı madencilik bunun olmazsa olmazı. Biz bunu başarmak zorundayız. Çünkü yer altındaki hazır kaynağımızı bundan dolayı çıkarmıyoruz. İşte insanlar tepki gösteriyor, en önemli nedenlerden biri patlatma konusu. Patlatmalar, heyelana sebebiyet verir, evlerde hasar oluşturur gibi endişeler taşıyoruz. Bunlarda eğer şirketler üniversitelerdeki uzman kişilerle çalışırlarsa, bize gelen bu tarz çevreyle ilgili sorunlara baktığımızda sorun oluşmuş, problem oluşmuş, maden durmuş, bir yerde heyelan oluşmuş, bir yerdeki insanların evleri hep çatlamış dağılmış, asit maden dranajı oluşturmuş, sorun oluşmuş ondan sonra üniversitedeki akademisyenlerden faydalanma yolunu seçiyor. Bizi üzen en çok bu. Halbuki şirketler kurumsallaşırsa, kendi çalıştıkları kurumlarda bu konularla ilgili uzman kişilerle beraber hareket ederlerse belki o sorunlar oluşmadan çevreye duyarlı bir şekilde madencilik yapmak mümkündür” ifadelerini kullandı.
Çevreye Duyarlı Madencilik Yapılabilir
Hacettepe Üniversitesi’nin Madencilik Bölümü’nün başarılı öğretim üyesi Mehmet Ali Hindistan ile madencilik üzerine konuştuk
Doçent Doktor Mehmet Ali Hindistan ile Türkiye’de madencilik üzerine kısa bir söyleşide bulunduk. Ülkemiz açısından madenciliğin neden önemli olduğunu anladan Hacettepe Üniversitesi’nin başarılı öğretim üyelerinden Doç.Dr. Mehmet Ali Hindistan, çevre yada madencilik arasında seçim yapmaya çalışma ısrarından vazgeçilmesi gerektiğini ve çevreye duyarlı bir biçimde uygun teknolojilerin kullanılarak her yerde madenciliğin yapılabileceğini söyledi. Hindistan, maden işletmeciliğinin çevreye yok etme anlamına gelmediğini, doğa koşulları, bölgenin şartları göz önüne alınarak Artvin Cerattepe’de de madenciliğin yapılabileceğini ileri sürerek, yapılması gerekenleri anlattı. Hindistan açıklamalarında; “ Artvin’i yakından biliyorum ve Cerattepe’de de çevreye duyarlı madencilik yapılabileceğine inanıyorum. Elbette, çevrenin korunmasından neyi kastettiğimiz de önemli. Bugün çevre korumak düzeyine gittiğimiz zaman kullandığımız araçlardan da başlamamız gerekiyor. Biliyorsunuz araç kullanmak, karayolunda seyahat eden araçların her biri doğaya belli bir miktarda karbonmonoksit salımı yapmaktadır. Bu da doğaya zarar veren bir şeydir. Ya da bir yerde Karadeniz otoyolu yapıyorsanız ya da Ankara-İstanbul arasında bir otoban yaptığınızda bunun da doğaya ve çevreye verdiği bir tahribat var. Oturup tek tek hesaplamadım ama Artvin’deki bakır madeni için yapılan çevreyle ilgili, örnek verecek olursam kesilen ağaç sayısı Anakara- İstanbul arasında yol yapımında kesilen ağaç sayısından kesinlikle fazla değildir. Artı madencilik faaliyetlerinde bu türden yapılan tahribatlar diyelim, doğadaki bir takım değişiklikler farklı şekillerde yerine getirilebilir, iyileştirme yapılabilir. 10 tane ağaç kesiliyorsa bunun karşılığında 100 ağaç dikecek kadar gerekli olan parayı devletin ilgili birimleri yatırmakta yada kendisi rehabilitasyon diye adlandırdığımız, bu da yeni çevre yönetmenliği ile olmazsa olmaz durumuna girdi. Yani madeni bitirip yada bitirdiği kısımlarda doğaya yeniden kazandırma anlamında, oranın farklı amaçlarla kullanılması, belki de bir reklarasyon alanları haline getirilmesi ya da dağ evlerinin yapılıp şekillendirilmesi gibi dünyada çok güzel örnekleri var. Çevreye duyarlı madencilik kesinlikle yapılabilir. Burada önemli olan tek bir bakış açısıyla bakıp, sadece çevre yönünden bakıp, bu çevreyi tahrip ediyor, o zaman yapmayalım. Tamam yapmayalım ama bir kişi kalkıp bana desin ki, ben Artvin’den Rize’ye kadar yürüyerek gideceğim, araba kullanmayacağım. Yok böyle bir şey. Böyle bir şeyi de kimsenin çıkıp söyleyeceğini sanmıyorum. Eğer ben araba kullanacaksam, arabayla gideceksem arabanın yapılması için gerekli olan bakırsa bakır, demirse demir, alüminyumsa alüminyumun bir şekilde madencilik faaliyetiyle üretilmesi gerekiyor ki modern yaşamı sürdürebilelim. Tekrar üstüne basarak söylüyorum, doğaya hiç zarar vermek demeyeceğim, yani zarar vermemek mümkün değil. Doğa zararının bir kısmını belli bir miktarına kadar kendi kendine zaten yeniliyor, iyileştiriyor. Bu anlamda düşündüğümüzde denizlere verdiğimiz tahribat düzeyi korkunç. Özellikle iç denizlere, özellikle Marmara denizinde meydana gelen kirlilik nedeniyle balıklarda nesil tükenmesi oluyor. Madencilik sektöründe de yapılan şeylerde de, bazı mevcut olan dağlar şeklini değiştiriyor, yeni dağlar tepecikler oluşuyor. Bozulanlar bozulmuştur ama yeni oluşan dağ tepecikleri yeşillendirmek, oralara ağaçlar dikerek tekrar onu gelecek nesillere kazandırmak mümkün. Hem madenciliği, daha doğrusu şöyle diyelim, madenciliği çevre ile birlikte barışık bir şekilde yürütmemiz gerekiyor, bunu yapmamız gerekiyor. Birinden vazgeçmek yada tamamen kurban etmek değil” ifadelerini kullandı.
Ülkemizde madencilik konusunda önemli kariyerlere sahip akademisyenler Cerattepe Maden Projesi hakkında bu açıklamaları yaparken, açıklamaların geniş yankı uyandırması bekleniyor.

En Son Yorumlar