Sosyal Medya

18491632_10155440200827369_8154239939958258421_o

İstanbul’daki STK’ları ziyaret eden Artvin Milletvekili İsrafil Kışla Hemşinliler Hizmet Vakfı’nın özel misafiri olarak geceye davet edildi. Bu güzel gecede olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Kışla: Artvin insanı benim için değerlidir. Barış, Huzur ve sakin bir kent olmanın gururunu yaşıyoruz. Her renkten, dilden, kültürden oluşmuş şehrimin insanları; Büyükşehirde yaşamak zordur ama sizler birarada-kardeşçe olursananız bu zorluğun üstesinden gelirsiniz. Artvin’in STK’ları önemli görevler üstleniyor. Hemşinliler Hizmet Vakfı da artık aramızda. Güzel insanlardan oluşmuş vakfınızı kutluyor, desteğim olursa da mutlu olacağımı bilmenizi isterim. Ülkemizin birliği, beraberliği için çalışan arkadaşlarımızı kutluyorum. Hayırlı, uğurlu olsun. Allaha Emanet Olun” dedi.

Hemşinliler Hizmet Vakfı’nın “Bahar Buluşması” adı altında, ilk etkinliğini 950 kişi ile Beylikdüzü Park Teras, Şah-i Cihan Restorant’da gerçekleştirdi. Hemşin toplumunu biraraya getiren gecede mutluluk ve eğlence vardı. 7’den 70’e herkesin olduğu bu ilk Hemşin gecesinde Folklör, tiyatro, kültür elçisi sanatçılar, çocuklar, gençler ve yaşlılar unutulmadı. Hemşinliler Hizmet Vakfı’nın organize ettiği, tarihihin ilk “Bahar Buluşması” etkinliğine Türkiye’nin bir çok ilinin yanı sıra, dünyanın farklı bölgelerinden gelen misafirleri vardı.

18558718_10155440203652369_8607825867349912143_o 18556646_10155440206792369_8212851966284331983_o 18518208_10155440193967369_3687872147710890886_o 18518142_10155440189337369_7573100537561267248_o 18518073_10155440194852369_4593839018759661066_o 18517966_10155440209922369_2629414038061876825_o 18517960_10155440197192369_1200372317918528735_o 18491632_10155440200827369_8154239939958258421_o 18491598_10155440227367369_7511001989694861588_o 18447117_10155440211417369_1097923668751454940_n 18489747_10155440192187369_7178411916254167459_o 18518341_10155440191982369_3351134543082299902_o 18527173_10155440193312369_271442504829756153_o18491632_10155440200827369_8154239939958258421_o

18518341_10155440191982369_3351134543082299902_o

Hemşinliler Hizmet Vakfı “Bahar Buluşması” adı altında, ilk etkinliğini 950 kişi ile Beylikdüzü Park Teras, Şah-i Cihan Restorant’da gerçekleştirdi. Hemşin toplumunu biraraya getiren gecede mutluluk ve eğlence vardı. 7’den 70’e herkesin olduğu bu ilk Hemşin gecesinde Folklör, tiyatro, kültür elçisi sanatçılar, çocuklar, gençler ve yaşlılar unutulmadı. Hemşinliler Hizmet Vakfı’nın organize ettiği, tarihihin ilk “Bahar Buluşması” etkinliğine Türkiye’nin bir çok ilinin yanı sıra, dünyanın farklı bölgelerinden gelen misafirleri vardı.

EKREM İMAMOĞLU ARAMIZDA
Bu gecenin Beylikdüzü Park Teras, Şah-i Cihan Restorant’da olmasında büyük katkısı olan, Artvin sevdalısı Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu söz alarak “Artvin’i, Artvin insanını gerçekten çok seviyor, saygı duyuyorum. Kültürler Şehri Artvin, barış ve huzurun kentidir. O güzel kültürler arasında Hemşin Toplumunun yeri bir başka. Beylikdüzünde Hemşin kardeşlerimin varlığı beni mutlu ediyor. Sanırım benim de sizlere bir şey yapmam gerikyor. Bu sevgi karşılıksız kalmasın. Hemşin Toplumuna yakışır bir yeri en kısa zamanda sizlere bulacağım. Bu kültürün yaşaması ve kalıcı bir yeri olması temennimiz. Hepinizi tüm kalbimde selamlıyor, geceniz güzel olsun” dedi.

18595256_10155440189247369_7234594468508799710_o 18589071_10155440195217369_8596318849830375554_o 18588885_10155440194907369_9080269332503976948_o 18527269_10155440308017369_1382104773704587127_o 18527173_10155440193312369_271442504829756153_o 18518341_10155440191982369_3351134543082299902_o 18517919_10155440190962369_987367509405697712_o 18491744_10155440189227369_4756399248757235497_o 18489875_10155440190827369_4774015355789395490_o 18489811_10155440190617369_70330980236059947_o 18489747_10155440192187369_7178411916254167459_o

18517919_10155440190962369_987367509405697712_o

Hemşinliler Hizmet Vakfı “Bahar Buluşması” adı altında, ilk etkinliğini 950 kişi ile Beylikdüzü Park Teras, Şah-i Cihan Restorant’da gerçekleştirdi. Hemşin toplumunu biraraya getiren gecede mutluluk ve eğlence vardı. 7’den 70’e herkesin olduğu bu ilk Hemşin gecesinde Folklör, tiyatro, kültür elçisi sanatçılar, çocuklar, gençler ve yaşlılar unutulmadı. Hemşinliler Hizmet Vakfı’nın organize ettiği, tarihihin ilk “Bahar Buluşması” etkinliğine Türkiye’nin bir çok ilinin yanı sıra, dünyanın farklı bölgelerinden gelen misafirleri vardı.

TOPALOĞLU VAKFI BAŞKANI MERVE ÖZTOPALOĞLU “HEMŞİNLİLER GECESİ”NDE!

Gecenin misafirleri arasında Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Topaloğlu Vakfı Başkanı Merve Öztopaloğlu da vardı. Öztopaloğlu yaptığı kısa konuşmada “Sizlerle olmaktan, içinde bulunduğum Hemşin Toplumunun bir ferdi olarak büyük mutluluk duyuyorum. Vakıflar, gelecek nesillere çok şey taşırlar. Dil, ırk ve meshep ayrımı olmaksızın kültürler yaşatılmalı. Hemşin dili ve kültürü unutulmaya doğru gidiyor. Dille birlikte kültüründe korunması bizlere, vakıflara düşüyor. Hepimiz bu vakıfta, çocuklara sevgi ile, büyüklerimize saygı ile yaklaşarak, gençlerimize örnek teşkil edecek davranışlar sergileyerek, mutlu, huzurlu ve güven duyan nesiller yetiştireceğiz. Hemşinliler Hizmet Vakfı gönüllü üyesi olarak bu gecede emeği geçen herkese teşekkür ederim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.

18517966_10155440209922369_2629414038061876825_o18527189_10155440197457369_642824673917495015_o18489811_10155440190617369_70330980236059947_o 18518142_10155440189337369_7573100537561267248_o  18517919_10155440190962369_987367509405697712_o 18491357_10155440259942369_4071903899646745907_o 18489885_10155440306392369_2123059456172749175_o  18489578_10155440197412369_1562278591525537310_o

IMG_7708

Akademisyenler: Çevre duyarlılığı maden biliminin de duyarlılığıdır. Maden yazı dizisini aldığımız tüm eleştirilere rağmen sürdüren gazetemiz Artvin’de Gündem Gazetesi ile birlikte şimdi de akademisyenleri konuşturdu. Antalya’da Türkiye Madenciler Odası tarafından düzenlenen 23. Uluslar arası Madencilik Kongresi’nde Türkiye’nin madencilik alanında ileri gelen maden fakültelerinin çok önemli akademisyenleri ile konuştuk. Ülkemizde madencilik alanında önemli araştırmalara ve çalışmalara imza atan bu isimler, madencilik biliminin her bölgede o bölgeye ait koşullar dikkate alınarak madencilik yapılabileceğini, ileri teknoloji kullanılarak çevreye duyarlı madenciliğin mümkün olabileceğini anlattılar. Çevre duyarlılığının maden biliminin de duyarlılığı olduğuna vurgu yapan bilim adamları, bilimin amacının da riske rağmen olabilirliği sağlamak olduğunu söylediler. Maden bilimcileri çevreye duyarlı madenciliğin mümkün olduğunu ve de madenciliğin ülkemizin geleceği olduğunu ifade ettiler.

Madenciliğin Artvin’e zenginlik getireceğine inanıyorum

Prof. Dr. Levent Ergün ile görüştük. Ülkemizde cevher hazırlama ana bilim dalında öğretim üyesi olan önemli bir isim. Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Levent Ergün, Artvin’i ve Artvin bölgesini çok yakından tanıyan bir isim. Artvin Cerattepe’de yapılan madenciliğin bölgeye ve Artvin’e zenginlik getireceğine inandığını açıklayan Ergün, madenlerin ülkemizde değerlendirilmesinin mecburiyet olduğunu ve gerekli teknolojinin kullanılması ile madenlerin değerlendirilmesinin mümkün olduğunu ifade etti. İşte Prof.Dr. Levent Ergün yaptığı açıklamalarda; “Çevreye olan zararı en aza indirerek madencilik tabiî ki de yapılabilir. Çevreye bir etki olmadan madencilik yapmak mümkün değil. Bunu en aza indirip daha sonrasında da verilen hasarların giderileceği şekilde bir uygulama yapılması yeterli. Madenin Artvin’in tepesinde olması nedeniyle suyunu, havasını etkiler mi? Bunun yanından Artvin’in heyelan bölgesi olması nedeniyle bölgedeki bazı heyelanları tetiklemesinden ve su kaynaklarının yönünün değişmesinden korkuluyor. Madene karşı çıkan insanlar bu yüzden karşı çıkıyorlar. Türkiye’deki teknoloji Artvin gibi kritik bölgelerde maden çıkarmada yeterli değil mi? Yoksa Türkiye teknolojik açından o noktaya geldi mi? Bu söylediğiniz faktörlerin hepsi çok önemli faktörler. Zaten bu maden faaliyete geçerken bu soruların tamamı teknik uzmanları ikna edecek düzeyde cevaplamak mecburiyetinde olan bir durum. Bunların herhangi bir yerinde eksiklik olması durumunda zaten maden faaliyete geçmesi için izin alamayacaktır.

Cerattepe’de maden Artvin’e zenginlik getirecektir. Yeni iş imkanları sağlayacaktır, bakkaldan okullara kadar uzanan, hatta civar köylere kadar uzanan sosyal etkileri olacaktır. Maden örnekleri incelendiğinde bunu görmekte mümkün. Size yakın olan Karadeniz Bakır İşletmeleri ile bölgenin ilişkisi düşünüldüğünde hemen hemen o civarda uzun zaman tek iş veren yer olmuştur. Halen de faaliyetine devam ediyor. İnsan istihdam edecek daha büyük bir şey yok. Belki yeni projelerle başka madenler de olacak. Bu tepkileri belirli bir yere kadar anlayabiliyorum. İnsanlar da yaşadıkları ortamın bozulmasını istemiyorlar. Burada önemli olan gerekli önlemlerin alınıp alınmadığıdır. Yasalar nezdinde tüm bu soruların cevabı alınmadan, önlemler alınmadan bu faaliyete başlamaya izin verilmeyecektir.

Artvin halkı karşı çıkmak yerine projeyi tartışmalı ve projenin takipçisi olmalı

Artvin halkından başlayalım. Aslında sosyal bir tepki oluşması yapılacak çalışmaların izlenmesi açısından iyi. Bir bilinç olduğunu gösteriyor. Bunu önlerine konan projenin takipçisi olmalarını söyleyebilirim. “Olmaz” kararından da vazgeçmelerini kişisel olarak öneririm. Bu kadar tepkinin olduğu bir yerde firmanın yapması gereken en mantıklı şey yasların de gerektirdiğinin ötesinde önlemler alarak halka yapmak istediği şeyin iyi bir şekilde anlatarak ve iletişim kurarak bu projeye devam etmesini öneririm. Çevrecilerden kasteddiğiniz teknik olarak çevre mühendislik eğitimi alanlarsa onlar farkındadır. Çevre gurupları diye kamuoyunda gördüğümüz kitleler için o konuda daha fazla bilgi sahibi olmalarını öneriyorum. Olaya daha büyük bir pencereden bakmayı bilmek gerekiyor. Diyelim, o maden 10 yıl çalışacak, 10 yıl sonra gerekli önlemler alındıktan sonra, kapatıldıktan bir 10 yıl sonrada eski haline yavaş yavaş gelecek. Bu kadar önlemin alındığı projenin benim için çevre açısından yeterlidir alınan önlemler. Unutmamamız gereken bir şey var: Sadece belirli yerlerde maden çıkar, istediğimiz yerde maden kazamayız. Madenin oluştuğu yerde kazıp çıkarma mecburiyetimiz var. Bu bazen çevresel olarak kritik yerler de olabilir” dedi.

Hocaların hocası Seyfi Kulaksız ile Madenciliği konuştuk

Paris’in göbeğinde Madencilik yapılıyor, Neden Artvin’de yapılamasın

Türkiye’de madencilik alanında kiminle röportaj yapılmalı dediğimizde kesinlikle Prof. Dr. Seyfi Kulaksız ile görüşmelisiniz, denilen hocaların hocası ile görüştük. Maden Mühendisi, İşletme alanında Prof olmuş ve aynı zamanda hukukçu olan Seyfi Kulaksız ile her yönüyle madenciliği konuştuk. Seyfi Kulaksız; “ Maden Paris’in göbeğinde çıkarılıyor, Artvin’de neden çıkarılmasın? Yerel insanlarımızı mağdur etmeyecek şekilde her türlü yerde madencilik yapılabilir. Bakın, Paris’in göbeğinde hiç beğenmediğimiz alçı taşı yatakları var. Paris’in ana merkezine 15 km. Siz Ankara’yı düşünün, ben Yaşamkent’te madencilik yapıyoruz. Türkiye’de yapamazsınız ama Paris’te yapılıyor. Paris’te yapılıyor da Artvin’de neden yapılamasın? Bunun örnekleri var ve hiç bir insan mağdur edilmiyor. O insan yeniden yaşamını idame edecek şekilde organize ediliyor. Yani bu ülke bizim. Madencilik bu ülkenin geleceğidir” ifadelerini kullandı.

Madenciliğin devlet tarafından biran evvel desteklenmesi gereklidir

Ayhan Kesimal: Türkiye’nin bakır cevherinin önemli bir bölümü Karadeniz Bölgesindedir

Prof. Dr. Ayhan Kesimal, ülkemizde özellikle de Karadeniz Bölgesi’ndeki madenciliğin araştırmalarında ve de üretilmesinde önemli araştırmalara ve de çalışmalara imza atmış bir kişi. Bu alanda Ayhan Kesimal’ın yaptığı çalışmalara ilişkin görüştük. Ülkemizin ve Karadeniz Bölgesi’nin maden yatakları ve bu yatakların ne şekilde değerlendirilebileceğini yine alanının önemli ismi ile masaya yatardık. Prof. Dr. Ayhan Kesimal, Türkiye’nin maden zengini sahip olmasının dışında maden çeşitliliğine de sahip olduğunu ifade etti. Madencilik alanında ülkemizin gerekli teşvik ve destekleri yapması gerektiğini vurgulayan Kesimal, maden zengini olan bir ülkede madencilik algısının yetersiz olmasına da üzüldüğünü vurguladı. Türkiye’de madencilik alanında önemli gelişmelerin yaşandığının altını çizen Kesimal, Türkiye’nin madenlerini her bölgenin kendi şartlarına uygun projelerle gerçekleştirmesinin mümkün olduğunu sözlerine ekledi. Aykan Kesimal, Cerattepe Maden Projesi konusunda; “ Dünya’da olduğu gibi Cerattepe’de de madencilik uygun projeyle yapılabilir. Mesleğin içinden biri olarak sorduğunuz için bu soruyu “çıkarılabilir” olarak cevaplamam gerekir. Çünkü dünyanın her tarafında madencilik yerleşim yerlerinde, tesislerde çevreye duyarlı olarak yapılmaktadır. Burada önemli olan çevrenin çok iyi araştırılması gerekiyor. Nedir burada dikkat edilmesi gereken unsurlar? Yani çıkan madenin çevreye serbest bir şekilde bırakılması gibi, öyle patlatmalar yapılıyorsa titreşim gibi çevresel şikayetler olabiliyor. Yeri geliyor çatlaklar falan olabiliyor. Sonuçta madencilikte hepsinin bir çözüm noktası var. Burada önemli olan yetiştirdiğimiz insanlara güvenmek gerekiyor. Sonuçta madencilik ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlamaktadır. Ben de bir Artvinliyim, Arhavi kökenliyim, hemşeriyim aynı zamanda. Onun için o bölgeyi bildiğimden orada çok iyi bilgilendirmek gerekiyor. Şimdi orada siyanür deniyor, bir takım ifadeler kullanılıyor. Genelde siyanür tesis bazında kullanılır. Maden araştırılırken siyanürün kullanılması söz konusu değil. Oradaki halkı çok iyi eğitmek gerekiyor, bilgilendirmek lazım. Onun için katma değeri yüksek bir sektör olduğu için madencilik oradaki yer altı servetlerini ülke ekonomisine kazandırırsak yörenin kalkınması daha fazla olacaktır. Bunun için herkes nasıl Çayeli’de olduğu gibi, orada da bakır madeni çıkarılıyor, Artvin yöresinde istihdamın arttırılması, yörenin ekonomik katkının sağlanması mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.

Madenciler çevreye düşman insanlar değildir.

Prof.Dr. İrfan Bayraktar: Bilimde ‘Hayır’ yoktur, ‘evet’ ama diye başlarız biz söze…

Madencilik alanında yine önemli bir isimle konuşuyoruz. Prof. Dr. İrfan Bayraktar, cevher zenginleştirme alanında uzman bir isim. Prof. Dr. İrfan Bayraktar, Türkiye’de ve Dünya’da madencilik alanında ismi bilinen bir kişi. Maden zenginleştirme uzmanı olan Bayraktar, ‘bilimde hayır demenin yanlış olduğunu, ‘evet’ ama diye başlarız biz söze’ diyerek bilimin madencilikte bir çok endişeyi giderdiğini belirterek ülkemizin teknolojik açıdan iyi bir noktada olduğunu söyledi. Bayraktar, “Artvin bölgesini iyi biliyorum ve maden projesini de araştırdım, korkular olabilir; ancak maden çıkmaya başlayınca herkes madenin zarar vermeyeceğini görecektir. Bir defa Türk vatandaşıyım. Üniversite hocalığı yaptım. Dolayısıyla ülkemdeki her sorun benim ana sorunlarımdan birisi. Özellikle Artvin Cerrattepe’deki madencilik operasyonuyla ilgilenmiyorum demek biraz mantık dışı olur. Ama bu projenin içerisinde aktif olarak herhangi bir görevim yok. Sadece medyadan, televizyondan ve basından, dergilerden ve mesleki dergilerimizden olayı izlemeye çalışıyorum. Olayı çevreyle, madencilik ya da cevher zenginleştirme ilişkisini genelleştirmeye karşıyım. Her proje hangi bölgedeyse o bölgenin özelliklerine göre irdelenmelidir. Ben şunu demek istiyorum; eğer o proje o bölgedeki hayvan ve bitki, nadir bulunan, biz buna endemik denilen fulara ve faunasına çok zarar verecekse hatta gelecek nesiller için orayı yok edecekse bu projenin yapılmaması çok daha uygun olur ya da bunlara zarar vermeyecek yeni bir teknolojinin araştırılması yönüne gidilmesi gerekir. Cevher zenginleştirme son 20-30 yılda toplumları çevre bilincinin artmış olması nedeniyle yeni teknikler geliştirmek ve çevreye asgari zarlar vermek konusunda o da kendini yenilemek zorunda kaldı. Projelere genel değil, o bölgenin özellikleri ne, ne gibi bir metot uygulanacak. Bilimde ‘Hayır’ diye bir şey yoktur, ‘evet’ ama vardır. Yani ‘çevreye iyi bir projeyle yapılabilir mi?’ şeklinde bir soru soracak olursanız cevabım ‘Kesinlikle yapılabilir’ olur. Zaten genel olarak ben hocalık sürecinde de mühendislik eğitimimde öğrencilere “hayır” sözcüğünün kullanılmaması gerektiğini “evet” ama şartlarının söylemenin mühendislik olduğunu söylemiş birisi olarak tabi ki buna “evet” diyeceğim. Yapılabilir. Evet ama yetmez, diğer şartlara bakmak lazım. Şeytan biliyorsunuz ayrıntıda saklanmıştır. O şeytanın nerede saklandığını görmeden bulup çıkarmadan “hayır” dememek lazım” şeklinde Cerattepe Maden Projesi konusunda açıklamalarda bulundu.

Çevreye duyarlı madencilik için ülkemiz yeterli teknolojiye sahiptir

Bayram Erçıkdı: Cerattepe’de maden başka bir bölgede işleneceği için atık sorunu o maden için sözkonusu değil

Maden atıklarının depolanması konusunda uzman bir kişiyle röportaj gerçekleştiriyoruz. Hazırladığı projelerle ödüller alan Karadeniz Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünde Maden işletmesi öğretim üyesi olan Doç.Dr. Bayram Erçıkdı’ya Artvin Cerattepe’deki maden projesini sorduk. Artvin’de madenin bulunduğu bölgede işletilmeyeceği için atık açısından bir sorun bulunmadığına vurgu yapan Bayram Erçıkdı, çevreye duyarlı madenciliğinde yapılabileceğini savundu. Bayram Erçıkdı açıklamalarında; “ Artvin Cerattepe’de maden başka bir bölge de işleneceği için atık sorunu olmayacaktır. Artvin’deki projeyi birinci derecede incelemiş değilim. Ancak bildiğim kadarıyla Artvin’de planlanan maden çıkartma işlemi sonrasında cevherin taşınacağını biliyoruz. Başka bir yere taşınacağını biliyoruz. Dolayısıyla doğrudan Artvin’in hemen içerisinde bir şey söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Bir atık malzeme çıkması söz konusu değil. Eğer cevher zenginleştirme tesisini kurmayı düşünen firma eğer orada cevher zenginleştirme tesisini yerine kurarsa bence atıkları dünyadaki bahsetmiş olduğum teknolojiyle doğrudan yeraltına depolayarak cevherin taşınması esnasında oluşabilecek endişeleri de edimine edeceğini düşüyorum. Bildiğim kadarıyla Artvin’deki başka bir Murgul’a taşınacak diye bilgi aldık. Belki oraya taşınması esnasında problem olmayabilir ama taşınırsa da oradaki yer üstündeki atık barajında depolanabilir diye düşünüyorum.

Çevreye duyarlı madencilik bunun olmazsa olmazı. Biz bunu başarmak zorundayız. Çünkü yer altındaki hazır kaynağımızı bundan dolayı çıkarmıyoruz. İşte insanlar tepki gösteriyor, en önemli nedenlerden biri patlatma konusu. Patlatmalar, heyelana sebebiyet verir, evlerde hasar oluşturur gibi endişeler taşıyoruz. Bunlarda eğer şirketler üniversitelerdeki uzman kişilerle çalışırlarsa, bize gelen bu tarz çevreyle ilgili sorunlara baktığımızda sorun oluşmuş, problem oluşmuş, maden durmuş, bir yerde heyelan oluşmuş, bir yerdeki insanların evleri hep çatlamış dağılmış, asit maden dranajı oluşturmuş, sorun oluşmuş ondan sonra üniversitedeki akademisyenlerden faydalanma yolunu seçiyor. Bizi üzen en çok bu. Halbuki şirketler kurumsallaşırsa, kendi çalıştıkları kurumlarda bu konularla ilgili uzman kişilerle beraber hareket ederlerse belki o sorunlar oluşmadan çevreye duyarlı bir şekilde madencilik yapmak mümkündür” ifadelerini kullandı.

Çevreye Duyarlı Madencilik Yapılabilir

Hacettepe Üniversitesi’nin Madencilik Bölümü’nün başarılı öğretim üyesi Mehmet Ali Hindistan ile madencilik üzerine konuştuk

Doçent Doktor Mehmet Ali Hindistan ile Türkiye’de madencilik üzerine kısa bir söyleşide bulunduk. Ülkemiz açısından madenciliğin neden önemli olduğunu anladan Hacettepe Üniversitesi’nin başarılı öğretim üyelerinden Doç.Dr. Mehmet Ali Hindistan, çevre yada madencilik arasında seçim yapmaya çalışma ısrarından vazgeçilmesi gerektiğini ve çevreye duyarlı bir biçimde uygun teknolojilerin kullanılarak her yerde madenciliğin yapılabileceğini söyledi. Hindistan, maden işletmeciliğinin çevreye yok etme anlamına gelmediğini, doğa koşulları, bölgenin şartları göz önüne alınarak Artvin Cerattepe’de de madenciliğin yapılabileceğini ileri sürerek, yapılması gerekenleri anlattı. Hindistan açıklamalarında; “ Artvin’i yakından biliyorum ve Cerattepe’de de çevreye duyarlı madencilik yapılabileceğine inanıyorum. Elbette, çevrenin korunmasından neyi kastettiğimiz de önemli. Bugün çevre korumak düzeyine gittiğimiz zaman kullandığımız araçlardan da başlamamız gerekiyor. Biliyorsunuz araç kullanmak, karayolunda seyahat eden araçların her biri doğaya belli bir miktarda karbonmonoksit salımı yapmaktadır. Bu da doğaya zarar veren bir şeydir. Ya da bir yerde Karadeniz otoyolu yapıyorsanız ya da Ankara-İstanbul arasında bir otoban yaptığınızda bunun da doğaya ve çevreye verdiği bir tahribat var. Oturup tek tek hesaplamadım ama Artvin’deki bakır madeni için yapılan çevreyle ilgili, örnek verecek olursam kesilen ağaç sayısı Anakara- İstanbul arasında yol yapımında kesilen ağaç sayısından kesinlikle fazla değildir. Artı madencilik faaliyetlerinde bu türden yapılan tahribatlar diyelim, doğadaki bir takım değişiklikler farklı şekillerde yerine getirilebilir, iyileştirme yapılabilir. 10 tane ağaç kesiliyorsa bunun karşılığında 100 ağaç dikecek kadar gerekli olan parayı devletin ilgili birimleri yatırmakta yada kendisi rehabilitasyon diye adlandırdığımız, bu da yeni çevre yönetmenliği ile olmazsa olmaz durumuna girdi. Yani madeni bitirip yada bitirdiği kısımlarda doğaya yeniden kazandırma anlamında, oranın farklı amaçlarla kullanılması, belki de bir reklarasyon alanları haline getirilmesi ya da dağ evlerinin yapılıp şekillendirilmesi gibi dünyada çok güzel örnekleri var. Çevreye duyarlı madencilik kesinlikle yapılabilir. Burada önemli olan tek bir bakış açısıyla bakıp, sadece çevre yönünden bakıp, bu çevreyi tahrip ediyor, o zaman yapmayalım. Tamam yapmayalım ama bir kişi kalkıp bana desin ki, ben Artvin’den Rize’ye kadar yürüyerek gideceğim, araba kullanmayacağım. Yok böyle bir şey. Böyle bir şeyi de kimsenin çıkıp söyleyeceğini sanmıyorum. Eğer ben araba kullanacaksam, arabayla gideceksem arabanın yapılması için gerekli olan bakırsa bakır, demirse demir, alüminyumsa alüminyumun bir şekilde madencilik faaliyetiyle üretilmesi gerekiyor ki modern yaşamı sürdürebilelim. Tekrar üstüne basarak söylüyorum, doğaya hiç zarar vermek demeyeceğim, yani zarar vermemek mümkün değil. Doğa zararının bir kısmını belli bir miktarına kadar kendi kendine zaten yeniliyor, iyileştiriyor. Bu anlamda düşündüğümüzde denizlere verdiğimiz tahribat düzeyi korkunç. Özellikle iç denizlere, özellikle Marmara denizinde meydana gelen kirlilik nedeniyle balıklarda nesil tükenmesi oluyor. Madencilik sektöründe de yapılan şeylerde de, bazı mevcut olan dağlar şeklini değiştiriyor, yeni dağlar tepecikler oluşuyor. Bozulanlar bozulmuştur ama yeni oluşan dağ tepecikleri yeşillendirmek, oralara ağaçlar dikerek tekrar onu gelecek nesillere kazandırmak mümkün. Hem madenciliği, daha doğrusu şöyle diyelim, madenciliği çevre ile birlikte barışık bir şekilde yürütmemiz gerekiyor, bunu yapmamız gerekiyor. Birinden vazgeçmek yada tamamen kurban etmek değil” ifadelerini kullandı.

Ülkemizde madencilik konusunda önemli kariyerlere sahip akademisyenler Cerattepe Maden Projesi hakkında bu açıklamaları yaparken, açıklamaların geniş yankı uyandırması bekleniyor.

 

19117 ayhan kesimal bayram erçıktı IMG_7708 IMG_7733 IMG_7734 IMG_7735 ilkay bengü çelik levent ergün mehmet ali hindistan

 

????????????????????????????????????

Kafkasör yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetlerini karşı çıkan olaylarda nedeniyle 48 kişi hakkında iddianame düzenlenerek dava açıldı. Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş tarafından Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde çıkarılmak istenen bakır madenine karşı çıkan olaylarda Artvinliler, şirkete ait araçların maden sahasına ulaşmaması amacıyla 15 Şubat’ta eylem başlattı. Cerattepe yolunu üzeri Atmaca mevkide özel araçlarını park ederek yolu trafiğe kapatarak, barikatlar kuran vatandaşlara polis ve jandarma ekiplerince biber gazı, cop ve plastik mermiyle müdahalesine mazur kalmıştılar.

Birçok kez tekrarlanan müdahalelerin ardından şirketin araçları bölgeye çıkmış ve şantiye kurma çalışmalarına başlamıştı. Olayların büyümesi üzerine Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve beraberindeki heyet, Ankara’da Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşerek, hukuksal süreç tamamlanıncaya kadar çalışmaların durdurulacağı sözünü aldı.

İfadeye Çağırıldılar

Artvin halkının, maden şirketi çalışanlarının hukuksal süreç sona erene kadar yaylayı terk etmesi için eylemleri sürerken, Artvin Cumhuriyet Savcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında da olaylarda yer alanlar ifadeye çağırıldı. Bugüne kadar yaklaşık 280 kişinin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na ve polise mukavemetten Artvin Emniyet Müdürlüğü’nde ifade verdiği öğrenildi. Jandarma’nın da ifade için bir çok kişiyi çağırdığı belirtildi. Emniyet ve Jandarma ekiplerinin, olaylar sırasında çekilen video görüntüleri ve fotoğrafları tarayarak kimlik tespit çalışmasını sürdürdüğü ve şüpheli listesine yeni isimler eklendiği öğrenildi.

Duruşma Günü 23 Eylül

Emniyete ifade veren 280 kişiden 48’i hakkında Artvin Asliye Hukuk Ceza Mahkemesinde iddianame düzenlenerek dava açıldı. 23 Eylül 2015 tarihinde durulma günü belirlenirken, 48 kişinin bir bölümü Atmaca mevkide araçlarını park ettiği bir bölümün ise poliste zorluk çıkarttığı gerekçesiyle yargılanacak. Öte diğer ifadeye çağrılanlar hakkında soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.

????????????????????????????????????
????????????????????????????????????
????????????????????????????????????
????????????????????????????????????
????????????????????????????????????
????????????????????????????????????
????????????????????????????????????
????????????????????????????????????

 

yuzen-ahir-a-tepki-7567672_x_o

Balıkesir’e herr gelişinde yaydığı koku nedeniyle vatandaşların tepkisine neden olan ve ‘Yüzen ahır’ olarak adlandırılan canlı hayvan gemisi, Çelebi Limanı’na yanaştı. Balıkesir’in Bandırma İlçesi’nde, her gelişinde yaydığı koku nedeniyle vatandaşların tepkisine neden olan ve ‘Yüzen ahır’ olarak adlandırılan canlı hayvan gemisi, Çelebi Limanı’na yanaştı. Panama bandıralı Zein-1 adlı geminin taşıdığı besicilere dağıtılacak 6 bin 491 büyükbaş hayvanın tahliye işlemlerinin başlamasıyla kokunun daha da artması bekleniyor.

DANA YÜKLÜ

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın izniyle Türkiye’nin değişik bölgelerindeki besiciler için ithal edilen canlı hayvanların gümrük işlemlerinin yapıldığı Bandırma Çelebi Limanı’na Urguay’dan ithal edilen 6 bin 491 adet 4 aylık danayı taşıyan Panama bandıralı Zein-1 adlı geminin yanaşması tartışmalara neden oldu.

GEÇTİĞİ YERİ KOKUTUYOR

Geçen haziran ayında 9 bin 250 büyükbaş hayvanın tahliyesi sırasında Bandırma’yı kötü kokuların sarması tepkilere neden olmuştu. Kokuya tepki gösteren doktorlar maske takarak Çelebi Limanı önünde basın açıklaması yapmış, hava kalitesinin bozulmasından rahatsız olduklarını dile getiren Balıkesir Tabipler Odası Bandırma Temsilcisi Dr. Selim Panç, 150 bin nüfuslu kentin ahır gibi kokmaya başladığını ve kimsenin Bandırma’nın havasını kirletmeye hakkı olmadığını söylemişti.

ETKİSİ 6 GÜN SÜRECEK

Aynı durumun Zein-1’in 6 gün sürecek tahliye işlemleri sırasında yaşanması bekleniyor.

 

emekli_maaş_zam_banka_para(8)

Operasyon yetkilisi olarak çalıştığı işyerinde 15 yıl sigortalılık süresi ve 3 bin 600 gün prim ödeme gün sayısını dolduran kişi, işten ayrıldı.İlginç olay, Bursa’da yaşandı. 4 Ekim 2004 ile 8 Mart 2011 tarihleri arasında operasyon yetkilisi olarak aylık brüt 2 bin 100 lira maaşla çalışan kişi, 15 yıl ve 3 bin 600 prim gün sayısını doldurduğunu belirterek, tek taraflı iş sözleşmesini feshetti.

İŞVEREN TAZMİNAT VE MESAİ VERMEDİ

Kıdem tazminatı ve mesai parasını istediği işverenden eli boş dönen işçi Bursa 6. İş Mahkemesi’ne dava açarak, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istedi. Mahkemede ifade veren davacı işçinin avukatı, “Müvekkilim 7,5 sene davalı şirkette operasyon yetkilisi olarak brüt 2 bin 100 lira maaşla çalışmış, zorunlu sigorta süresinin dolması nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirmiştir.

AVUKATI MAHKEMEDE OLANI BİTENİ ANLATTI

Davacı, hafta içi sürekli 09:00-21:00 saatleri arasında, ayda bir kez Cumartesi günü 09:00-18:00 saatleri arasında çalıştığı için kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz.” dedi.

‘NİYETİ BİZDEN AYRILIP BAŞKA İŞYERİNDE ÇALIŞMAKTI’

Mahkemede savunma yapan işveren avukatı ise davacının asıl amacının yeniden kendi işinde çalışmaya başlamak olduğunu, yıllık izinlerinin kullandırıldığını, fazla mesai yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etti.

YEREL MAHKEME ÇALIŞANI HAKSIZ BULDU

Toplanan deliller ve bilirkişi raporu kapsamında kararını açıklayan Bursa 6. İş Mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar verirken işçiye kıdem tazminatı ödenmesine gerek olmadığına hükmetti. Karar davacı ve davalı avukatlarınca temyiz edildi.

YARGITAY YEREL MAHKEMENİN KARARINI BOZDU

Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza atarak; yaş koşulunun dışında sigortalılık süresini ve prim gün sayısını dolduran işçinin emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshedebileceğine, fesihten sonra işçinin bir başka işte çalışmasının hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceğine hükmetti.

SONUNDA ÇALIŞAN HAKLI ÇIKTI

Davalının temyiz itirazlarının tamamının reddine karar veren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, iş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğuna dikkat çekti.

“PRİM SAYISI TAMAM İSE ÇALIŞAN İSTEDİĞİ ZAMAN AYRILIP TAZMİNAT ALIR”

Kararda; sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçinin, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da mevcut yasa hükümleri gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabileceği hatırlatıldı.

“ÇALIŞAN TAZMİNAT ALIP BAŞKA YERDE ÇALIŞABİLİR”

Kararda, “Somut olayda, davacı yaş koşulu dışında emeklilik hakkını elde etmesi nedeni ile iş sözleşmesini feshetmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 1 Mart 2011 tarihli yazısı ile davacının 15 yıl ve 3 bin 600 gün sigortalılık süresini doldurduğu ve yaş koşulu dışında emekliliğe hak kazandığı sabittir. İşçinin emeklilik nedeni ile iş sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka işyerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür.

“ÇALIŞANIN EN DOĞAL HAKKI”

Çalışmakta olduğu iş yerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerin tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma koşullarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir işyerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması halinde Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul edilemez. Yasa ile tanınmış emeklilik nedeni ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir.

“İŞÇİNİN NE İÇİN İŞTEN AYRILDIĞI ÖNEMLİ DEĞİL”

İşçinin hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir. Bu nedenle kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.” denildi.

kaynak: http://www.sondakika.com/haber/haber-yargitay-prim-gunu-dolan-isci-hangi-niyetle-istifa-7567638/

IMG_4902

Türkiye’nin ünlü taraftar grubu Çarşı, Artvin’in Cerattepe bölgesinde çıkarılmak istenen madene karşı direnen halka destek olmak için Artvin’e geldi. İstanbul’dan iki otobüsle gelen Beşiktaş taraftarı 60 kişiydi. Hopa’da karşılanan taraftar grubu önce Artvin Varyant’ta yemek yedi ardından konvoy eşliğinde Artvin Merkez’e geldi. Kent merkezinde tur atan taraftarlar önce Kafkasör mevkiine giderek onlara özel hazırlanan Motofest gösterisini izledi. Meşale yakan taraftarlar, pankart açarak basın açıklaması yaptılar. Motokrosçuların gösterisinin hemen ardından Cerattepe bölgesine hareket ettiler.

Cerattepe bölgesine gelen Çarşı Grubu ‘İsyan! Devrim! Beşiktaş!, Artvin halkı yenilmez Cerattepe geçilmez!’ sloganları attılar. Artvin halkı tarafından büyük ilgiyle karşılanan Çarşı Grubu, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Bedrettin Kalın’ından 25 yıldır verilen çevre mücadelesi hakkında bilgiler aldılar.

Cerattepe’yi anlatan haritasıyla açıklamalarda bulunan Nur Neşe Karahan, “Artvin ekolojik açıdan Türkiye’deki en değerli yerlerden biridir. Artvin bir bütün olarak korunması gereken bir ildir. Ama ne yazık ki bir o kadar saldırıya uğrayan ildir. Cerattepe 20 senedir süren kesintisiz mücadeledir, bugüne kadar geçemediler, bundan sonra da geçemeyecekleri bir alandır. Dünya megası olan bir alana sahibiz ve bununda bundan sonra ki nesillere mutlaka ulaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Bize emanettir burası geleceğe de borcumuzdur. Artvin halkı ve tüm Türkiye bizi destekliyor. Sizlerle desteğimiz daha da arttı. Çok mutluyuz bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz”dedi.

Hukuksal süreci anlatan Av.Bedrettin Kalın ise özetle “ Hukuk arkadan dolanarak bir şirket tarif edilerek yani Cengiz İnşaat tarif edilerek ihale yapılmıştır. 40 gündür Cerattepe’de nöbet tutuyoruz. Dağdayız bekliyoruz. Gelin dedik. Çarşı Grubu’na bir şey için daha teşekkür etmek istiyorum. Çarşı Grubu ilk kez renklere olan sevdamızın vatan sevgisinden daha üstün olmadığını söyledi. Teşekkür ediyorum”

Cem Yakışkan ve Derviş Yıldız önderliğinde gelen Çarşı Grubu da yapılan bilgilendirmeler sonrası açıklamalarda bulundular.

Çarşı Grubu sözcülerinden Av. Derviş Yıldız, “Yurdumda çok güzel bir vilayetiniz var. Burada yaşlı annelerimizden küçük çocuklarımıza kadar çok kıymetli insanlarsınız. Artvin’e ilk gelişim, güler yüzlü temiz yüzlü insanları gördüm. Bunun için çok mutluyum. Görüyoruz ki o doksanlı yılların koalisyon hükümetlerinin Türkiye’nin yer altı kaynaklarını peşkeş çektiği siyanürle altın aranan Bergama dramı vardı. Bergama altınlarına karşı çıktığı için Ankara’da katledilen bir hocamız vardı. O süreç bitmemiş, o süreç devam ediyor. Avına saldıran hayvanlar gibi bu madene saldırıyorlar. Hırs uğruna hiddet uğruna buralara saldırıyorlar. Bakın bu bahsettiğiniz firma bugün, İstanbul’un Kuzey Ormanlarını katleden firmadır. Bir yerde yıkım kıyım varsa hep aynı firma ve aynı isim var. Bu şahıslar malum telefon kayıtlarında bu millete fena şeyler yapacağını söyleyen şahıslardır. Telefonda söylediği şeyi yapıyorlar. Bakın onlar hukukun bittiği yoldalar, siz de adaletin başladığı noktadasınız. Onlar zalimliğin başladığı siz mazlumluğun başladığı noktadasınız. Altın madenciliği doğal hayatı öldürür. Bu kesin. Sularınız zehirlenecek, Karadeniz’de kanser zaten salgındır,1986 Çernobil’den sonra burada zaten kanser var. İnsanlar ölüyor. Siz burada altın madenciliği yaparsanız aşağıdaki şehriniz kalmaz. Buraya gelemeyenlere de anlatın. Bu yüzden sizlerin bu mücadeleden vazgeçme lüksünüz yok. Bizler de duyarlı olduğumuz konular da Cerattepe konusunu unutmayacağız ve gittiğimiz yerlerde anlatacağız”dedi.

“Cerattepe Geçilmez, Artvin Halkı Yenilmez!’ pankartından yaptıracaklarını ve Beşiktaş maçlarına götüreceklerini söyleyen Yıldız, Çarşı Grubu’nu burada güzel ağırlayan Artvin insanını unutmayacaklarını söyleyerek teşekkür etti.

Açıklamaların ardından bu onurlu mücadelenin yanında yer alacaklarını ve herhangi bir müdahale olursa buraya çok daha kalabalık geleceklerini söyleyen taraftarlar bugünkü Cerattepe nöbetini katıldılar.

2 otobüsle Artvin’e gelen Beşiktaş Çarşı Grubu’nu Artvin Beşiktaşlılar Derneği üyeleri Artvin Köprübaşı’nda karşıladı. Varyant Restoranda yemek yiyen taraftar grubu daha sonra Artvin’de Beşiktaş’a gönül veren taraftarlar grubunun oluşturduğu uzun araç konvoyu ile şehre giriş yaptılar. Kornalar eşliğinde şehre giriş yapan Çarşı Grubu geçtiği caddelerde vatandaşlardan yoğun alkış aldı.

Artvin Emniyeti, Çarşı Grubu’nun şehre girişi nedeniyle geniş güvenlik önlemleri aldı. Bütün kavşaklara polisler yerleştirildi. Konvoyun uzunluğu nedeniyle şehir merkezinde yer yer trafikten sıkışmalar meydana geldi. Artvin İnönü ve Cumhuriyet Caddeleri’nde tur atan Beşiktaşlılar ardından Kafkasör’e hareket etti. Kafkasör girişinde 3 gündür süren Motofest’15 Festivali nedeniyle motorcular Çarşı Grubu’nun gelmesi nedeniyle gösteri sürüşleri yaptılar. Beşiktaş bayraklarını sırtlarına bağlayan motorkrosçular oluşturulan rampalardan gösteri atlayışları yaparak Beşiktaş Çarşı Grubu’nu selamladılar.

Çarşı Grubu daha sonra Artvinlilerin madene karşı verdiği mücadeleye destek olmak için Cerattepe’ye hareket etti. Burada taraftarlar grubunu Artvinliler çiçeklerle karışladılar.

Karşılayanlar arasında Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Trabzonspor ve Artvinsporlu taraftarlar vardı. Çarşı Grubu’ndan yaklaşık 15 kişi gece Cerattepe’de nöbet tutarken diğer taraftarlar İstanbul’a hareket ettiler.

Efsane taraftar grubu Çarşı Grubu’nun Artvin’e gelişi nedeniyle kent unutulmaz günlerinden birin yaşadı.

 

11836875_10153222348132701_12161140222093045_n 11826076_10153222348672701_556335130020881936_n 11825751_10153222352732701_8817640231506399779_n 11825600_10153222353152701_4352847423413048192_n 11816975_10153222353132701_4793399195723910893_n 11813254_10153222344462701_6091374958106341881_n 11800542_10153222348657701_6256626592423397590_n 11800477_10153222348382701_1952212020742195221_n 11800416_10153222348107701_8471508529400295564_n 11800284_10153222344497701_5942257676446706670_n 11800250_10153222348902701_664249066946348513_n 11234805_10153222348527701_1585042626311950408_n 11228510_10153222352497701_8298369314352252689_n 11225448_10153222352677701_1975427415036177317_n 11180956_10153222348547701_8283223198149714313_n 11180619_10153222344457701_7694486903051127919_n 11058666_10153222352932701_7088714859340290686_n IMG_4902 IMG_4889 IMG_4827 IMG_4818 IMG_4795 IMG_4792 IMG_4788 IMG_4779 IMG_4902 IMG_4788

 

artvinmaden

Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetine karşı yöre sakinlerinin mücadelesi aralıksız sürüyor. Bu sabah erken saatlerde yaylaya çıkan çevreciler araçlarını yola park etti, Orman Bölge Müdürlüğü ve maden şirketinin araçlarının geçişine izin vermedi. Artvin’in Kemalpaşa Beldesi sakinleri “Artvin’e sahip Çık” çığlığına duyarsız kalmadı. Bir grup Kemalpaşalı çevreci, Artvin Carettepe’ye gelerek, “Artvin’e Maden İstemiyoruz” eyleminde nöbet tutanlara destek verdi. Tüm Türkiye’de yankı bulan eylemlere Artvin halkı yüzde yüz destek verdi. Dünyanın 100 doğal ormanından birinin bulunduğu Artvin Cerattepe’de bölge halkının tüm itirazlarına karşın Cengiz Holding’in yapmayı planladığı bakır madeni işletmesi için ısrarını sürdürüyor.Artvin halkı,”dağılmayacağız, ölümüne buradayız” yanıtını verdi.

DEMİRTAŞ: ARTVİN HALKI YALNIZ OLMADIĞINIZI BİLİN  HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da Twitter hesabından çevrecilere şu sözlerle destek verdi: ”Cerattepe için direnen Artvin halkı! yalnız olmadığınızı bilin, direnenler kazanır”

11053266_140413896290078_7797639539657516112_n

hala

ÇAYELİ’NDEN FATMA AKYILDIZ:  94 yaşında. Vadide ona ‘Gürgenli Hala’ diyorlar. Bir asıra yaklaşan ömrünün büyük bölümü Senöz Deresi’nin binlerce yılda akarak oluşturduğu vadide, Çataldere Köyü’nde geçmiş. 30 yıl ineklerinin peşinde vadisinin dağlarını karış karış dolaşmış. Onun direniş öyküsü yaşadığı yere duyduğu sevdadan. Vadisindeki dereye şirketlerin göz dikmesiyle başlamış isyanı. Dere üstüne HES kurulmasını protesto edenlerin en önünde o yer aldı. Bugün Doğu Karadeniz’in doğasını korumak için uğraşan gönüllülerin kullandığı ‘Karadeniz İsyandadır’ sloganının sahibi de o. Vadiye tepeden bakan evinde deresini halen bizzat bekliyor. “Canımı sevdiğim kadar seviyorum buranın ağacını suyunu. Öyle yağma yok! Burada insan var. Dereyi almak nedir? Son nefesime kadar burayı bekleyeceğim” diyor. kaynak:radikal.com.tr

omuzprotezameliyati001

Artvin Devlet Hastanesi’nde bir ilk daha gerçekleştirildi. Bu ilk Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mahmut Tuzlu ve Op. Dr. Hamdullah Yıldırım tarafından gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu ilk Artvin Devlet Hastanesi’ne güvenin de daha da artışını sağladı.

Artvin Devlet Hastanesi’nin tarihinde ilk kez sağ omuz kireçlenmesi teşhisi konulan bir hastaya omuz ekleminin yeniden oluşturulması (total omuz protezi) başarıyla uygulandı. Artvin Devlet Hastanesi’nin iki uzman doktoru tarafından gerçekleştirilen başarılı ameliyat sonucunda uygulanan yöntem Artvin Devlet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mahmut Tuzlu ve Op. Dr. Hamdullah Yıldırım tarafından 62 yaşındaki sağ omuz kireçlenmesi teşhisi konulan hastaya omuz ekleminin yeniden oluşturulması (total omuz protezi) başarıyla uygulanırken hasta ameliyat sonrası 4. Gün taburcu edildi. Hastayı bu ameliyat ile sağlığına kavuşturmayı başaran her iki doktor ilimizde bir ilki başarmanın da mutluluğunu yaşadılar. Artvin Devlet Hastanesi Başhekimliği de konu hakkında bir açıklama yaparak olayı doğrularken, açıklamada her iki doktora ve ameliyatta emeği geçen sağlık personeline teşekkür edildi. Hastanın sağlığına kavuşmasından duyulan memnuniyetin dile getirildiği açıklamada ayrıca Omuz Protezinin ne olduğu hakkında da açıklamada bulunuldu.

Omuz Protezi Nedir?

Yıpranmış Omuz Ekleminin Yenilenmesi

Tutuk ve ağrılı bir omuz yüzünden giyinmek ve alışveriş torbalarınızı taşımak gibi en basit işleri bile yapmanız güçleşebilir. Tıpkı sorunlu bir kalça ya da diz eklemi gibi, yıpranmış bir omuz eklemi de değiştirilebilir. Omuz eklem değişimi güvenilir bir işlemdir. Ameliyatla ağrılarınızdan kurtulabilir ve günlük yaşamdaki etkinliklerinizin pek çoğunu yeniden yerine getirebilirsiniz.

Omuz Ağrısı Neden Oluşur?

Zamanla omuz ekleminiz yıpranır veya artrit oluşur. Omuzun aşırı kullanılması da bu sorunu artırabilir. Belki de eklem romatoid artrit gibi kronik bir hastalıktan dolayı hasar görmüş olabilir. Kötü bir düşmeyle omzunuzda yırtılma ya da kırık meydana gelmiş olabilir.

Nedeni ne olursa olsun, omzunuzda hareket kısıtlığı ve ağrı duyuyorsunuz. Kolunuzu sırtınıza döndüremiyor ya da başınızdan yükseğe kaldırmıyorsunuz. Ağrı geceleri, fazla hareket ettiğinizde, belki de soğuk ve nemli havalarda artıyordur. Eğer sıcak uygulama, ilaç, egzersiz ve dinlenmeyle ağrılarınız geçmiyorsa,omuz protezi ameliyatı tavsiye edilir.

Omuz Protezi Ameliyatı Sizin İçin Faydalı Olacaktır

Omuz protezi ameliyatları ağrıyı gidermesi yanında omzunuzun kuvvetlenmesini ve rahat hareket etmesini sağlar. Ameliyatta sorunlu omzunuzun tümü ya da bir bölümü çıkarılarak yerine protez denilen yapay bir eklem oluşturulur. Protezle, omzunuzun sert, yıpranmış eklem yüzeyi yerine pürüzsüz metal ya da plastik parçalar takılır.

Kaygılarınızı Giderecek Yanıtlar

Ameliyat nedeniyle kaygılanmak doğaldır. Aşağıdaki sorular ve yanıtlar, bu kaygılarınızın giderilmesinde yardımcı olabilir:

Soru: Ağrılarım geçecek mi?

Yanıt: Büyük olasılıkla omzunuz iyileştikten sonra ya hiç ya da çok az ağrınız olacaktır.

Soru: Daha hareketli olabilecek miyim?

Yanıt: Ameliyattan sonra ne kadar güç ve hareket açıklığı kazanacağınız, omzunuzdaki sorunun niteliğine bağlıdır. Eğer kaslar ve diğer yumuşak dokular sağlıklıysa, omuz protezi ameliyatından sonra omzunuzun daha güçlü olması ve daha fazla esneklik kazanmasını bekleyebilirsiniz.

Soru: Ameliyat ne kadar sürer?

Yanıt: Hasarlı bir omuz eklemini çıkarma ve yerine yeni bir eklem oluşturma işlemi genellikle 2-3 saat sürer. Doğru süre, omzunuzdaki soruna bağlıdır.

Soru: Hastanede ne kadar kalmam gerekir?

Yanıt: Hastanede 3-4 gün kalmanız gerekebilir.

Soru: Yeni omuzum kaç yıl iş görecektir?

Yanıt: İyi korursanız ve komplikasyon olmazsa, yeni bir omuz eklemi 15 yıl veya daha da fazla süreyle çalışacaktır.

Ortopedi ve Travmatolojı Kliniği bünyesinde kalça ,diz protezleri,açık veya kapalı yöntemlerle omuz veya diz içi problemlerinin ve her türlü kırığın ameliyatı başarıyla uygulanmaktadır” ifadelerine yer verdi.

omuzprotezameliyati001 indir indir (1)

DSC_0308

19 Haziran 2015 tarihinde Orman Bölge Müdürlüğü önünde yaptıkları basın açıklaması nedeniyle gözaltına alınarak, ifadeleri alınan 3 kişi daha sonra serbest bırakılmıştı. İkinci kez Yeşil Artvin Derneği Yöneticileri 2911 Sayılı Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet gerekçesiyle gözaltına alınarak Yeni Mahalle’deki Polis Karakolunda ifadeleri alındı.

Çok katlı otopark önünde toplanan Artvin halkı, Cerattepe’de madene izin veren izni imzalayan Orman Bölge Müdürünü protesto etmek amacıyla basın açıklamasını Orman Bölge Müdürlüğü önünde yapmıştı.

Çevreci, doğa dostu Avukat Noyan Özkan adına Türkiye Barolar Birliği tarafından bu yıl Türkiye genelinde verilen Çevre ve Ekoloji Mücadelesi Onur Ödülü’nü alan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Karahan, Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte toplamda 9 kişinin yeniden ifadesinin alınması için karakola davet edildi.

19 Haziran 2015 tarihinde Orman Bölge Müdürlüğü önünde yaptıkları basın açıklaması nedeniyle gözaltına alınarak, ifadeleri alınan 3 kişi daha sonra serbest bırakılmıştı. Bu kez ikinci 2911 sayılı kanuna muhalefet etme ifadesi 6 Temmuz 2015 tarihinde alındı. İfade alınması için 9 kişinin adı geçti. Buna göre Yeşil Artvin derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Bedrettin Kalın, Hasan Yüksel, Göksel Öztürk, Eğitim Sen Artvin Şube başkanı Köksal Gümüş, Birleşik Haziran hareketi Artvin il temsilcisi Sercan Dede, Mahmut Yaşar, Bahattin Altuntaş, ve 25. Dönem MHP Milletvekili Adayı olan Avukat Muhammed Altunal.

Avukat Bedrettin Kalın ve Muhammed Altunal’ın ifadeleri avukat oldukları için yasa gereği polis tarafından alınamıyor. Bahattin Altuntaş ve Köksal Gümüş il dışında olduğu için ifadeleri alınamazken, Başkan Nur Neşe Karahan, Hasan Yüksel, Göksel Öztürk, Sercan Dede ve Mahmut Yaşar’ın ifadeleri alındı.

İkinci 2911 sayılı Kanuna Muhalefetten dolayı ifade alınmasının nedeni ise maden şirketinin Cerattepe’ye yönelik artırdığı baskı ve Cerattepe’ye girme girişimlerine karşın Artvin halkının savunma hakkını kullanarak buna izin vermemesiydi. Artvin halkının feryadına kulak tıkayan yetkililer başta Artvin Valisi Kemal Cirit ve bürokratlara yönelik eleştiri içeren bir basın açıklaması yapıldı. Çok katlı Otopark önünde yapılan basın açıklaması sonrası 2911 Sayılı kanuna muhalefet ederek, İnönü Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi boyunca yaklaşık 5 bin kişi madene karşı sloganlar atarak yürümüştü.

Başkan Karahan, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmekten dolayı ikinci kez ifade verdiklerini, basın açıklamasının kısa sürede büyük bir mitinge dönüştüğünü, yürüyüşün kendiliğinden geliştiğini, Artvin’de maden davasının çeyrek asırdır devam ettiğini, bundan sonrada devam edeceğini söyledi. Başkan Karahan; Artvin halkının istemediği hiçbir şeyin yapılamayacağına vurgu yaparak; “Bu bizim 2911’den ikinci kez ifade verişimiz. Daha önce ne söylediysek aynı böyle şeyi tekrar ettik. Tabii çeyrek asırlık maden mücadelemizde böyle bir şey ilk defa oluyor. Biz bugüne kadar hap kanuni ve hukuki çerçeve içinde mücadelemizi verdik. Başarımızı birlik ve berberliğimize, mücadelemizi yaparken, kanuni çerçeve dışına hiç çıkmamamıza borçluyuz. Çeyrek asırlık tecrübelerimizle, biz neyin yasal neyin yanlış olduğunu, kimin doğruyu kimin yanlışı yaptığını çok çok iyi biliyoruz.

Yasal nedenlerden dolayı Avukat Bedrettin Kalın ve Muhammed Altunal’ın ifadeleri polis tarafından alınamıyor. İki kişi il dışında olduğu için gelemedi. 5 kişi ifadelerimizi verdik. Eğer tamamlanırsa 2911’den dolayı bu kez toplamda 9 kişi ifade vermiş olacak.

“5 Bin Kişi Basın Açıklaması Sonrası Spontane Bir Şekilde Yürümüştür”

Ben ifademde, daha önce söylediğim gibi Artvin halkının yaşam alanlarını korumak için yasal hakkını kullandığını söyledim. Yaklaşık 5 bin kişi yürüdü. Bu gerçekten kendiliğinden gelişen bir durumdu. Bu insanlar yürümek istedi. Kimseye zarar vermeden, gayet medeni bir şekilde iki cadde boyunca maden şirketine ve bizi anlamak istemeyenlere karşı yürüdü. Artvin’de asla maden çıkmayacak. Bundan dolayı Artvin halkı rahatsız olmadı, aksine sürücüler de Artvin halkı da kendi geleceklerine, davalarına destek verdi, bu yürüyüşe katıldı. Biz Artvin halkı olarak bu dava bitene kadar madenciler burayı kesin olarak terk edene kadar sürecektir” dedi.

Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Bedrettin Kalın ve Avukat Muhammed Altunal’ın ifadesi yasa gereği alınamadı. Konuyla ilgili olarak dava açılıp açılmayacağına ise Artvin Cumhuriyet başsavcılığı karar verecek.

DSC_0235 DSC_0273 DSC_0300

Screen shot 2015-07-06 at 12.00.33 PM

Artvin’in Kafkasör yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetlerine karşı halkının mücadelesi devam ediyor. ÇED raporunun geçen yıl iptal edilmesi sonrasında şirketin madencilik faaliyeti için yeniden girişimde bulunmuştu. Maden çıkartılması planlanan Cerattepe bölgesine konteynır ve iş makinelerini ile yer teslimi yapmak isteyen maden şirketi halkın tepkisiyle karşılaştı.

Yeşil Artvin Derneği’nin hukuksal mücadelesi sonrasında geçen yıl Rize İdari Mahkemesi’nin ÇED raporlarını iptal etmesinin ardından faaliyeti durdurulan maden şirketinin, şimdi de konkasör ve teleferik kurmak için yaptığı başvuruların Orman Bölge Müdürlüğü’nden onay alması Artvin’de çevrecileri ayağa kaldırdı. Maden şirketinin Cerattepe’ye çıkma olasılığına karşı 24 saat nöbet tutan çevreciler aldıkları duyum ardından örgütlenerek sabahın 06.00’da Kafkasör yaylasına akın etti.  Siyasi parti temsilcileri, STK’lar, esnaflar ve çok sayıda vatandaştan oluşan yaklaşık iki bin kişi katıldı. Sabah erken saatlerinden itibaren yaylada nöbet tutan Artvin halkı tulum eşliğinde horon oynadılar.Maden şirketinin konteynırları yüklü olan kamyonların geçit vermeyen çevreciler Kafkasör yaylasında yolu trafiğe kapattı. Yaklaşık 20 araçla bölgeye gelen jandarma ekipler çevrecilerin yolu açması için ikna etmeye çalıştı. Yola oturan çevreciler maden şirketi ve jandarma ekiplerine geçit vermedi.

Ya Artvin Ya Maden

Yeşil Artvin Derneği Yönetim kurulu Av. Beddrettin Kalın burada yaptığı açıklamada,” Bu gün Cerattape ve Kafkasör’de yaşam haklarımızı savunuyoruz, biz her basın açıklamamamızda söylemiştik biz dağlardayız bekliyoruz. Bir mahkeme kararına dayanıyoruz, bir ÇED raporu almışız bu rapor için dava açılmış bu davayı kazanmışız. Davayı kazandıktan sonra ilgili şirketler bunu temiz etmişler Danıştay’a gitmiş yürütmeyi durdurma talepli olarak temiz etmişler. Danıştay bunların taleplerini de reddetmiş. Yani burada uygulanan ve filen geçerli olan bir mahkeme kararı var. İptal kararı var yürütmeyi durdurma kararı var, aynı zamanda dolayısıyla burada fiilen bir şey yapılmasına imkan yok. Fakat 2009 a 7 genelgesi denilen bir genelgeyle ÇED raporundaki eksiklikleri tamamladık denilerek yeni bir ÇED hazırladıklarını iddia ediyorlar. Bu hukuken doğru değil çünkü 2009’a 7 genelgesi ÇED raporunda ki bir veya birkaç eksikliğin düzeltilmesiyle ilişkilidir. Oysaki Rize idare mahkemesi vermiş olduğu kararda bir yada birkaç eksiklikten söz etmiyor. Diyor ki bu alanda  madencilik yapılamaz. Ya bu alanda madencilik olur ve Artvin halkı buradan gider. Yada Artvin halkı ve korunacak alanlar kalacaksa bu alanda madencilik yapılamaz ikisi bir arada olamaz diyor.

Biz bu hazırladıkları ikinci ÇED’de dava açacağız, bunun hazırlıkların tamamlıyoruz ancak. ÇED raporu çok kapsamlı bir rapor, hazırlanması davanın açılması zaman alıyor bizimde bir hafta on günlük zamanımız kaldı.  Bir hafta on gün içerisinde davamızı Rize idari mahkemesine açacağız. Bu şirketin  idarecilerin ve yaptıkları şey yangından mal kaçırmaktır. Şu anda henüz davayı açmadan bu alana girip bu alanı tarumar etmenin peşindedirler onun için acele ediyorlar yoksa bunlar üç yıldır bir çivi bile çakamadılar da şu son on gün de illa bir şey yapmak neden bu kadar önemli olsun ama dava açmamıza fırsat vermeden bu alana girmeye çalışıyorlar. İşin özü odur, belki bir siyasi iktidar değişmeden kolay imza ve izinleri alabilecekleri izinleri tamamlamaya çalışıyorlardır. O imzaları atanlara o izinleri verenlere buraya bu inşaları dökenlere eninde sonunda bunların hesabını elbette soracağız. Bu ilin valisi ve bu ilin  yöneticileri de buna dahildir.  Biz onlara anlatmaya çalıştık, bunun önceki ÇED’in devamı olduğunu bunun mahkeme kararıyla eksikliklerin giderildiğinin tespit edilmiş olması gerektiğini bu ilin valisine de anlattık. Burada bulunan komutanları da, jandarmalarına da anlattık anlamak istemiyorlarsa  Artvin halkının valisi değil de maden şirketinin olacaksa o zaman bizim ona söyleyecek sözümüzde olacak” dedi. Dernek Başkanı Nur Neşe Karahan ise, “25 yıldır Artvin halkı doğasını koruma nöbeti tutuyor. Yasal hiçbir şeyleri yok yasa dışı yollarla buraya çıkmak istiyorlar. Biz 24 saat nöbetteyiz şirketin buraya çıkmak istediğini duyunca Artvin halkının büyük bir bölümü buraya çıktı. Artvin halkı olarak yasal hakkımızı kullanıyoruz, savunma hakkımızı kullanıyoruz çünkü yaşam alanımızı koruyoruz” ifadelerine yer verdi.

Screen shot 2015-07-06 at 12.00.33 PM Screen shot 2015-07-06 at 12.00.51 PM Screen shot 2015-07-06 at 12.01.03 PM Screen shot 2015-07-06 at 12.01.22 PM Screen shot 2015-07-06 at 12.01.38 PM

PowerPoint Presentation

2014 yılında yürürlüğe giren ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansının üstlendiği “Yeşil Yol” projesi, Samsun’dan Artvin’e 2600 kilometre uzunlukta ve 2000-2600 metre irtifadan geçecek şekilde planlanmaktadır.

Kısa yaşamı boyunca, hem Karadeniz müziğini müzikal bir devrimle dönüştürmeyi başarmış, hem de kuşaklara rehberlik edecek hümanizmiyle toplumsal hafızamızda sarsılmaz bir yer edinmiş olan “Sadece Karadeniz değil, Dünya yurttaşı” Kazım Koyuncu’yu ölümünün 10. Yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. Daima barışı, kardeşliği, ekolojik ve kültürel duyarlığı öğütleyen koca yüreğini özlemle selamlıyoruz. Bugün yaşıyor olsaydı, eminiz ki, tıpkı” Sahilyolu projesi bizim kültürümüze, coğrafyamıza, ekolojik zenginliğimize bir saldırıydı” diyerek eleştirdiği Karadeniz otobanı gibi, yaylalarımızın, memleketimizin belki de en iyi korunmuş yeşil alanlarının “yeşil yol” gibi süslü bir isim altında talan edilmesine de bizlerle birlikte hatta hepimizin önünde karşı duruyor olurdu

Bizler de, onun dilinden;

Yeşil Yol’a Dur Diyoruz…!

2014 yılında yürürlüğe giren ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansının üstlendiği “Yeşil Yol” projesi, Samsun’dan Artvin’e 2600 kilometre uzunlukta ve 2000-2600 metre irtifadan geçecek şekilde planlanmaktadır.

“Turizmin gelişmesi, mevcut turistik aktivitelerin çeşitlendirilmesi” yaftasıyla hazırlanan bu proje,

Sahil Yolu’nun Karadeniz’in Kara’sını Deniz’inden ayırdığı gibi,

HES’lerin dereleri ve ormanları geri dönülmez bir bataklığa sürüklediği gibi,

Yaylaları’mızı telafisi imkansız bir talana doğru itmektedir.

Bizler, “istemezük”çüler olarak değil,

Bu projenin, ekoloji ve kültür karşıtlığından emin olduğumuz sonraki adımların öncüsü olduğunun ve yaylalarımıza biçilen karanlık geleceğin farkında, sorumluluk sahibi, “aktif yurttaşlar” olarak, BU PROJEYE KARŞI ÇIKIYORUZ.

Endemik çeşitlilik, flora ve fauna zenginliği açısından, dünyanın önde gelen doğal miraslarından biri ve Dünya Doğayı Koruma Vakfının biyolojik çeşitlilik bakımından en değerli ve acil olarak korunması gereken 100 alandan biri olarak tanımladığı Fırtına Vadisi ve Kaçkar Dağları bölgesi, takım elbiseli planlayıcı- yöneticilerin değil, bizlerin, atalarımızın ve çocuklarımızın yaşam alanıdır.

Yaşam alanımızı, sosyo ekonomik hayatımızı, ekolojik varlıklarımızı dehşetle değiştirecek, dönüştürecek bu çılgın projeyi planlayanlar, bize fikrimizi dahi sormadılar.

Onların olmayabilir ama bizim sorulacak sorularımız var, soracağız, sormaya ve sorgulamaya devam edeceğiz.

  • Yeşil yol denen bu çılgınlık projesinin, Fırtına vadisinin kollarında hayvancılık ve eko turizmle geçimini sağlayan yöre halkına nasıl bir fayda getireceği umulmaktadır? Manzarası, doğal bitki örtüsü, büyülü atmosferi geri dönülemeyecek biçimde bozulacak yaylaların halkına, doğal ortamda katma değeri yüksek eko-turizm yerine, piknikçilere transit yollarda taşıma, yeme içme hizmeti vermesi mi layık görülmektedir?
  • Yoksa planlanan şey, yaylaları birer tatil köyü halinde kitlesel turizme açmak için altyapı hazırlamak mıdır? Peki bu durumda yöre halkına biçilecek rol, kendi yüzyıllık yaylasında, köyünde, toprağında yabancı sermayedarların işletmelerinde hizmet etmek midir?
  • Yerleşim bölgelerinde dahi, içilebilir nitelikte su kaynakları olan derelerimiz, ülkemizin bilindik Transit yol kenarı manzaralarına maruz kalıp, geri dönülemez biçimde kirletilmeyecek midir?
  • Transit yollar, zaten kendi yolları olan yaylaların mahremiyetini ve güvenliğini ortadan kaldıracağı için toplumsal güvenliği kontrolsüz bir hale sokmayacak mıdır. Bizleri, huzursuz bir ortamda yaşamak zorunda bırakmayacak mıdır?
  • Yüksek irtifalarda kendini yenilemesi çok zor olan doğal örtü ve yüzlerce endemik türün yaşam alanları tehlikeye girmeyecek midir.
  • Bu altyapıyla birlikte büyük yapılaşma yatırımlarının önü açılarak, hali hazırda yaylalardaki hukuki hakları kısıtlı olan yöre halkının, bölgedeki barınma hakkının dahi elinden alınmasına müsait bir ortam oluşturulması mı istenmektedir?
  • Projeye göre tek bir taşın dahi yuvarlanmaksızın önceden belirlenmiş hafriyat alanlarına taşınması, ülkemizdeki inşaat işlerinin işleyişi göz önünde bulundurulursa gerçekten mümkün müdür? Vadilerimizde yapılan HES projelerinin doğaya, vadiye verdikleri zararları görmediğimiz mi sanılmaktadır?
  • Değerli maden rezervleri bakımından da zengin olduğunu bildiğimiz bölgemiz üzerinde turizme açılacağı iddiasıyla, büyük maden ocaklarının altyapısı mı hazırlanmaktadır? Yeşil dağların eteklerinde çıplak derin çukurlar ve parçalanmış taş yığınları görüntüsü sizin vicdanınızı sızlatmayacak mıdır?

Siz ey takım elbiseli planlayıcı-yöneticiler. Bu soruların cevaplarını biz Fırtına vadisi halkının çocukları biliyoruz, yapılması istenilenin ne olduğunu anlıyoruz ve tüm varlığımızla karşı duruyoruz.

Bu çılgınlık projenizi durdurmak için, var olan tüm demokratik ve hukuki direniş yöntemlerinin meşru hakkımız olduğunu belirtmek isteriz.

Yaylalarımızı, dağlarımızı, derelerimizi, toprağımızı bu talan projesine feda etmeyeceğiz.

Bizler, Fırtına’nın Çocukları yaşadıkça,

Yeşil Yol adı altında dağlarımızı yaralamanıza izin vermeyeceğiz.

Bizler, Fırtına’nın vefalı çocukları,

Yeşil Yol’a dur diyoruz

Bu memleketin tüm vefalı çocuklarına sesleniyoruz:

Sen de bizimle

Yeşil Yola Dur De!

PowerPoint Presentation 11667013_10153491988707764_1707884482_n 11655591_10153491988712764_802145455_n 11655117_10153491988717764_51908539_n 11651074_10153492008682764_675907874_n 11651046_10153491988737764_565411221_n 11651046_10153491988737764_565411221_n-2 11647135_10153491988732764_1717609331_n